Su çiçeği banyo: Su çiçeği hastalığında banyo tartışmalara açık bir konudur. Kimi insanlar su çiçeği hastalığı bulunan bireyin banyo yapmasını uygun görmez iken kimi insanlar ise hasta olan bireyin banyo yapmasının doğru olmasını savunur. Fakat su çiçeği geçiren bir çocuğun cilt yüzeyini temiz tutmak için ılık suyla, lifle ovmadan, kimyasal maddeler vücuda temas ettirilmeden duş amaçlı olduğunda çocuğa iyi geldiği gözlemlenmiştir. Su çiçeği dünyada en sık görülen döküntülü bir hastalıktır. Su çiçeği vücuda varisella zoster adında bir virüsün geçmesi ile oluşan bir hastalıktır. Bu virüs her yolla vücuda girebilir. Varisella zoster hapşırma, öksürme ve hava yoluyla vücuda bulaşabilir.

Su çiçeği döküntülü, kaşıntılı ve bulaşıcı bir hastalıktır. Vücutta kırmızı içi su dolu kabarcıklar oluşmasına neden olur ve kabarcıklar kabuk tutmaya başladığında virüs bulaşıcı olma niteliğini kaybetmeye başlar. Su çiçeğinin ateşli bir hastalık olması da vücutta ılık bir banyonun iyi gelmesini sağlar. Fakat su çiçeği olan hasta normal bir banyo gibi değil de duş niteliğinde sade su olmalıdır. Buradaki amaç banyo değil vücudun ılık suyla rahatlaması olmalıdır. Su çiçeğindeki döküntüler tırnakla ya da herhangi bir şekilde koparıldığında vücutta iz kalması riski çok fazladır bunun için hastayı banyo sırasında lifle keselemek kesinlikle yanlıştır. Lifleme işlemi kabuk tutmuş yaraların kalmasına ya da içi su dolu kabarcıkların patlamasına neden olabilir. Su çiçeği ateşli bir hastalık olduğu için ılık duştan önce veya sonra ateş düşürücü şurup verilmelidir. Su çiçeği vücutta döküntüler çıkmadan 1-2 gün öncesinde kendini ateş, halsizlik, dalgınlık, baş ağrısı ve karın ağrısı gibi belirtilerle göstermeye başlar. Bu belirtiler 1-2 gün sonrasında kırmızı içi su dolu kabarcıklar vücutta meydana getirir. Su çiçeği hafife alınmamalı ve ihmal edilmemelidir. Çocukta veya yetişkinde her bireyde dikkat ve önem gerektiren bir durumdur. Su çiçeği günümüzde aşılar sayesinde hastaların zarar görmeden atlattığı bulaşıcı bir hastalıktır.